BİLİNÇLİ AİLE DERSLERİ – Müslüman Ailede İbadetlerin Terk Edilmesi / Abdulkerim Temizcan

8) Müslüman Ailede İbadetlerin Terk Edilmesi
Müslüman bir aile düşünün ama evin içerisindeki bireyler namazlarını kılmıyorlar. Babanın namaz gibi bir derdi yok, annenin namaz hassasiyet yok ve yetişen çocuklar da ergenlik dönemine girmiş olmalarına rağmen secde ve namazla tanışmamışlar.
Bu, dine karşı kayıtsız kalma durumudur. Yani aile bireylerinin bir inançları var, Müslüman olduklarını söylüyorlar ve İslam’a inandıklarını beyan ediyorlar. Ama bununla alakalı Allah’ın emirlerini yerine getirmiyorlar. Bu anne babadan Allah razı olur mu?
Bir pazar yeri düşünün insanlar kalabalıklar içerisinde alışveriş yapıyorlar. Bir adam koşarak geliyor. Halkın tanıdığı ve güvendiği bir adam. Bu kişi yüksek sesle bağırıyor: “Ey İnsanlar! Şu dağın arkasından düşman ordusu geliyor. Hadi herkes silahlarını eline alsın, evlere gidelim ve tedbirimizi alalım.” diyor. İnsanlar bu adama bakıyorlar ve duyuyorlar. Bununla da yetinmeyip başlarını sallayarak doğru söylüyorsun diyorlar. Ama hiç kimse de bir kıpırdanma yok. Herkes hayatın doğal akışı içerisinde alışverişine devam ediyor. Alıcı almaya, satıcı da satmaya devam ediyor. Bu kişilerin durumu hakkında ne dersiniz? Sözleri ile bağıran adamı tasdik ediyorlar fakat fiilleri ile yalanlıyorlar. Günümüzde de bazı Müslümanların durumu bu maalesef. Dilleriyle Müslüman olduklarını söylüyorlar ama fiilleri ile Müslüman olduklarına dair bir amel ortaya koymuyorlar.
Amel imanın dışa yansıyan yönüdür. Baba namaz konusunda hassas olacak ki bütün aile fertleri dikkat etsin. Anne ezan okunduğu zaman işlerini bırakıp namazını zamanında kılacak ki çocukları onu örnek alsın. İbadetlerin aile fertlerinin üzerinde manevi etkisi çok büyüktür. Evin huzuru ve mutluluğu bununla doğru orantılıdır.
Yüce Rabbimiz şöyle buyurdu:
“Aile fertlerine namazı emret, kendin de bunda kararlı ol. Senden rızık istemiyoruz; asıl biz seni rızıklandırıyoruz. Mutlu gelecek, günahlardan sakınanların olacaktır.” (Tâhâ, 132)
Sadece namaz değil, evde zaman zaman tefsir ve Kur’an okunduğunda o eve sekine iner. Beraberce oruç ibadetini yerine getirdiklerinde sahurlar, iftarlar manevi bir muhabbetin oluşmasına vesile olur. Aile bireyleri zekât verdiklerinde, infak yaptıklarında ve hayır işlerinde koştuklarında evlerinde bir bereket oluşur. İbadetlerin maneviyata yansıması neticesinde aile fertleri birbirlerine karşı hürmetli ve saygılı olurlar. İçki, zina, aldatma, kumar ve faiz gibi günahlardan sakınırlar. “Huzur İslam’dadır” sözü adeta ailede ortaya çıkar.
“Kim de beni anmaktan (Kur’an-ı Kerim’den) yüz çevirirse mutlaka sıkıntılı bir hayatı olacaktır ve onu kıyamet günü kör olarak haşrederiz.” (Tâhâ, 124)
İbadetler, Kur’an-ı Kerim okumalar olmadığında bu manevi boşluğu aile bireyleri ne ile giderecekler? Saatlerce bakılan diziler, filmler veya sosyal medyayla geçirilen vakitler bu boşluğu doğru bir şekilde doldurabilir mi? Bunun doğal bir sonucu olarak ailede bir takım problemler ve sıkıntılar baş gösterecektir. Aile fertlerinin birbirlerinden kopmaları ve iletişim bozuklukları, manevi boşluğun bir tezahürüdür. Bugün ailelerimizdeki en önemli problemlerden bir tanesi bireyselleşmektir. Bütün aile fertleri bir köşede veya odada akıllı telefonla meşgul olmaktadırlar. Buna bir çözüm bulmak en başta anne babanın görevidir. Beraberce namaz vakti namaz kılmak veya film izlemek gerekir. Belirli bir sınırda çocuklara oyun için müsaade vermek çözümün bir parçası olabilir.
Salih amel sadece namaz kılmak, oruç tutmak da değildir. Hastalıklara, musibetlere, maddi ve manevi imtihanlara karşı sabretmek; aile bireylerinin birbirlerine kenetlenmesi ve destek olması ibadetin bir parçasıdır.
Yüce Rabbimiz imtihanlar dünyasında bazı sıkıntılarla karşılaşan müminin tavrını şöyle beyan buyuruyor:
“And olsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele! Onlar, başlarına bir musibet geldiğinde, ‘Doğrusu biz Allah’a aitiz ve kuşkusuz O’na döneceğiz’ derler. İşte rablerinin lütufları ve rahmeti bunlar içindir ve işte doğru yola ulaşmış olanlar da bunlardır.” (Bakara, 155-157)
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyuruyor: “Batan bir diken bile olsa Müslümanın başına gelen her bir musibeti, Allah onun günahlarına kefaret kılar.”(Buhârî, Merdâ, 1)
İbadetler konusunda duanın hem fert bazında hem de aile üzerinde çok büyük etkisi vardır. Kur’an-ı Kerim’de geçen ve Peygamberimizin günlük yapmış olduğu bazı dualar muhakkak ezberlenmeli ve yapılmalıdır. Özellikle yüce rabbimizin isimlerinden Esmaü’l-Hüsna’nın hiç olmazsa bir kısmı ezberlenerek günlük vird yapılmalıdır. Peygamberimizin hiç terk etmediği günde 100 istiğfara (Estağfurullah el Azim) özellikle devam edilmelidir. Bu hem kötülüklerden korunma hem de rızkın, zamanın ve hayatın bereketi için çok önemlidir. Dua, çocukların istikamet üzere gitmesi için en önemli amellerdendir.
Bazen nazar da aile üzerinde olumsuz etki yapabilir. Bundan dolayı sahip olunan nimetleri sosyal medyada paylaşmamak, her tarafta dillendirmemek ve nazara karşı dikkatli olmak gerekir. Özellikle nazardan, kem gözden korunmak için sabah akşam yapılması gereken sığınma dualarını, İhlas, Felak, Nas, Fatiha, Ayetel Kürsi surelerini okuyarak Allah’a sığınılmalıdır.