SOSYOLOJİK SİYER – On Bir Ay Sultan Olmaya Ne Dersiniz? / Ömer Faruk Özcan

Yaşadığımız hayat, önümüze gelen fırsatları değerlendirme süresidir.
Eğitim, sağlık, spor, sanat, iş ve evlilik gibi değerlendirilmesi gereken imkanlar bize sunulduğunda artı ve eksilerini düşünerek, fayda ve zararlarını hesap ederek değerlendirmeye alırız.
Bizim için yaşamımızı etkileyen en önemli unsurlardan biri de Ramazan ayıdır.
Sadece zaman olarak, gün olarak değerlendirmeyelim Ramazan’ı.
Ramazan’ı Kur’an-ı Kerim ile buluşma ayı olarak düşünelim ve hayatımızı Ramazan gibi yaşamaya gayret edelim.
Şevval’de de Zilkade’de de Diğer Dokuz Ayda da Okuyalım Hayat Kitabımızı
Ramazan ayında başladığımız okumalarımızı yılın diğer aylarına da taşıdığımız zaman hayatımızın geri kalan zamanını çok daha iyi yaşamış olacağız Allah’ın izniyle.
Okumalarımızı yaparken çok hızlı okumak yerine belki de günlük bir sayfa, iki sayfa ama üzerinde düşünerek, kendi üzerimize alınarak, hayatımızdaki eksiklikleri gidermek için çaba sarf ederek okumamız gerekmektedir.
Kur’an’da müminlerin özellikleri anlatılırken bizim üzerimizde o sıfatlar ne derece yer alıyor, uzunca tefekkür etmemiz gerekmektedir.
Bir ahlak ilkesi kıssa içerisinde dahi olsa anlatılırken “aslında o kısadaki benim” diyerek okumamız gerekiyor hayat kitabımızı.
Bir hukuk veya muamelat kaidesi önümüze geldiğinde, başkalarına anlatmak, aktarmak, üzerinde konuşmak ve yorumlamak yerine, “önce ben uygulamalıyım” demeliyiz Allah’ın emirlerini.
Kur’an-ı Kerim’de bize anlatılan iman erlerinin hayatları ve bu uğurda verdikleri Tevhid mücadeleleri ilham olmalı hepimize.
Salih ameller ve uygularken gösterilen samimiyet ve huşu bizim günlük ibadetlerimize de taşınmalı.
Fatiha açmalı bizi Kur’an’a, Bakara hayatımızın özeti olmalı, Âl-i İmran dönüştürmeli bizi.
Maide ve Nisa bizi sarmalı, İhlas suresi artırmalı bizim samimiyetimizi, Felak ve Nas uyutmamalı, aksine uyanık tutmalı bizi. İsmini saymadığım yüz altı sure yol olmalı bizim için, hem de hassasiyetle yürüdüğümüz Allah’ın yolu.
Bu yolu, okuduğumuz vahyin ilk muhatabı olan en güzel önder ve örnek Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in anladığı gibi anlamaya çalışarak, yaşadığı gibi yaşamaya gayret ederek, O’nun rehberliğini önemseyerek yürümeliyiz.
Çünkü bu yürüyüş de bize Rabbimizin talimatlarından bir tanesidir.
Okunan her ayet kendi mütalaamızdan önce “bunu Efendimiz nasıl anladı, nasıl yaşadı” diye sormamız gereken sorular içerir.
On Bir Ayda Tutalım Kendimizi ve Orucu
Ramazan ayının en önemli ibadetlerinden bir tanesi de üzerimize farz kılınan oruçtur.
Hem toplum hem birey olarak çok faydalandığımız oruç ibadeti sadece Ramazan’da kalmamalı.
Efendimiz aleyhissalatu vesselam Şevval ayında altı gün oruç tutardı, tutulmasını da tavsiye ederdi, yılı oruçlu geçirmiş gibi olmak için.
Her ayın başında, sonunda ve ortasında oruç tutabilir, kendimize güzellikler katabiliriz.
Bir ay nefsimize dur derken, üst düzey empati yaparken bunu neden on bir aya taşımayalım?
Sahurun güzelliğini, seher’in insanlara kattıklarını, az yeme alışkanlıklarımızı, yemeğimizi paylaşma sünnetini, fıtratımızda olan iftar sevincini neden on bir ay sürdürmeyelim?
Ramazan ayında edindiğimiz nafile ibadetlerimizi diğer aylarda da devam ettirerek kendimize çok büyük iyilikler yapabiliriz.
Oruç vesilesiyle yapılan yardım, hayır, hasenat işlerine gücümüz yettiğince devam edebiliriz.
Sözün özü; Ramazan on bir ayın sultanı olurken Kur’an’ı taşıdı tüm çağlara.
Biz de Ramazan ayında aldığımız mesajları taşıyalım, on bir ayımıza sultan olalım, kurtulalım Allah’ın celle celalühu inayetiyle.
On bir ayımız mübarek olsun.