Müslüman Yaşadığı Çağı Anlamak Zorundadır

Müslüman Yaşadığı Çağı Anlamak Zorundadır

Yaşadığımız çağı anlama sorumluluğumuz var, aslında. Müslümanlar olarak bu sorumluluğu fert fert üstlenmek mecburiyetindeyiz. İyiler ve iyilikler nerede, ne halde olduğunu bilmemiz kadar kötüler ve kötülükler nerede, ne yapıyor olduğunu da bilmemiz gerekiyor. Mücadelenin tam ortasında olduğumuzun farkına varmak ve iyilerin mevziinde yer alabilmek için çağı anlama sorumluluğumuzu yerine getirmeliyiz.

Çağı anlama sorumluluğumuz İslam’ı anlamakla/yaşamakla başlar. İslam’ı anlamadan/yaşamadan yapılacak her hareket veya eylem bizleri şerrin mevziinde şerre hizmetkâr yapacaktır. Bu girdaba kapılmamak için Kur’an ve Sünneti çok iyi anlamak/yaşamak mecburiyetimiz vardır. Çünkü bu kaynaklara sımsıkı sarılanlar kendi zamanlarının oyunlarına gelmediği gibi kendisinden sonraki zamanlara da örneklik teşkil etmişlerdir.

İslam’ı anlayanlar/yaşayanlar; dürüst, gösterişten uzak, mahremiyete saygılı, imkânlarını çevresiyle paylaşmaya açık, insanları aldatmaktan uzak, iyilikleri yaygınlaştırmaya kötülükleri engellemeye çalışan insanlardır. Hayatlarında yalan, iftira ve insanları kandırma olmadığı için ne algı yaparak zihinleri bulandırmışlar ne de reklam yaparak insanları olmadık şeylerin peşine sürüklemişlerdir.

Allah’ı -haşa- hayattan adeta diskalifiye ederek yaşamaya çalışanlara gelince dünyaya kurdukları hegamonik kölelik düzenin bozulmaması için insanla ilgili aklımıza gelebilecek her şeyi bozma, tahrip etme ve oyalama üzerine bina etmişlerdir. İnsanların gözü önünde cereyan eden olayları bile ellerinde oyuncak yaptıkları medya aracılığıyla kendi lehlerine çevirmeye çalışırlar. Bir de şehirleri, ülkeleri veya dünyayı düzenleme adına uydurdukları kurallar vardır ki kendileri hariç tüm insanları ıslah etmeye yöneliktir.

Bu insanları tanımlamak istesek şu üç başlık yeterli olacaktır. Algı, Reklam, Ahlaksızlık. Tüm projelerinin ve eylemlerinin altında mutlaka bu üç başlık yer alır. Örneğin;

  • Bir televizyon kanalı kurarlar. Haberleri ve programları; Müslümanları aşağılayan/ rencide eden, Müslüman dışındakileri öven, normal göstermeye çalışan bir algı sistemiyle kurgulanmıştır. Programlar arasına yerleştirilen reklamlarla bir yandan ahlaksızlığı pazarlarken bir yandan da ekonomik büyümeyi hedeflemişlerdir.
  • Spor veya sanat temalı bir etkinlik tertip ederler. Organizasyonun başından sonuna kadar ‘sanat adına’ çarpıtmasıyla iğrençliği ve ahlaksızlığı zihinlere bulaştırmaya odaklanırlar. Ayrıca dünyanın “en iyileri” buradaydı diyerek iyi insan anlayışımıza algı operasyonu çekerler.
  • Film endüstrileri kurarlar. Yenildikleri savaşı yenmiş gibi gösteren, çökerttikleri aile mefhumunu kendi elleriyle yüceltiyormuş mantığına sürükleyen, özgürleştiriyoruz diyerek gençleri yoldan çıkartan, vakıaları ekrana taşıyoruz diyerek sapkın düşüncelerini insanlara empoze eden filmler üretirler. Dolayısıyla filmlerinde algı ve ahlaksızlık birbirine karışmıştır.
  • Bunlar aynı zamanda medya patronudurlar. Yayımladıkları gazetelerde ve dergilerde ülke yönetimlerine yön vermeye yönelik insancıl(!) ve demokratik darbelere zemin oluştururlar. Kadını basit bir meta olarak kullanmaktan, inançlı insanları aşağılamaktan, yanlış bilgilerle gündem saptırmaktan, ikili ilişkileri sayesinde ülkeleri hortumlamaktan asla utanmazlar. Zamana ve zemine göre yorumlar üretmeyi marifet bilirler. Ağa babaları hangi açıklamayı isterlerse düşünmeksizin yerine getirmenin çabasına girişirler.

Velhasıl bunların oyunlarına ve algılarına kapılmamak, reklamlarına aldanmamak, ahlaksızlıklarına dalmamak için yaşadığımız çağı anlamamız gerekiyor. Karanlık odalarda kurgulanan bu oyunları ve yaşantıları ancak İslami bir perspektifle bakarak anlarız. Ve bunların ellerinde oyuncak olarak kullandıkları medyayı iyiliğin, ahlakın ve insanlığın yeryüzüne yayılışını sağlayacak bir sistem haline dönüştürürüz.         

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.