21.YY. FETİH HAREKETİ: MAVİ MARMARA

Fetih; açmak, açılmaktır. Fetih, yeni zafer ve muvaffakiyetlere kapı açıldığına işaret etmek için kullanılır. İstanbul’un Fethi Türk tarihinde Dünya tarihinde bir dönüm noktasıdır. Fetih denilince İstanbul’un fethi, Fatih denilince de Sultan II. Mehmet Han gelir hemen akla. İstanbul’un fethini gerçekleştiren, Müslüman-Türkün yalnız kılıç kuvveti değil, aynı zamanda imanı, aşkı ve maneviyatıydı. Fatih’e kadar fetihler kılıçla, güçle, kuvvetle yapılıyordu. Fatih İstanbul’un fethinde yeni bir yöntem denedi, ilk defa ağır topları kullandı ve İstanbul’u teslim aldı. Fatih’ten önce ataları da Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin sözüne nail olmak için nazlı İstanbul’u çok kez kuşatmıştı, ancak Fatih’e teslim oldu İstanbul. Bizans İmparatorluğu şehri çepeçevre kuşatan bütün surlarını onardı, bütün kapıları sağlamlaştırdı ve bütün girişlere askeri yığınaklar yaptı. Deniz sularına zincirler çekti. Fatih ve askerleri hiç beklemediği bir yerden dağlardan bir gece içinde gemileri Haliç’e indirdi. 21.yy’da tarih yeniden tekerrür edercesine İsrail Gazze’yi dört bir yandan kuşattı. Şehre girişleri sağlayan, halkın can damarı haline gelen tünelleri bile bombalayarak kapattı. Gazze’yi açlığa terk etti. Kendince Gazze’yi dünyadan soyutladığını sanıyordu. İsrail’in bu katliamına Fatih’in çocukları sessiz kalabilir miydi, bu mümkün müydü? Kudüs’ün güllerine, Gazzeli çocukların çığlığına kulak tıkayabilir miydi?
Yüzyılın tarihini hiç şüphesiz yine onlar yazacaklardı. Uyuyan, körleşmiş, adeta dilsizleşmiş, dünya insanlarının üzerlerindeki ölü topraklarını kaldırırcasına Anadolu’nun kalbinden bir gönüllüler hareketi başlıyordu. Tıpkı Fatih gibi, evlatları da hazırlıklarını yaptı ve tüm dünyanın gözü önünde gemilerini Akdeniz’in serin sularına indirdiler. 21.YY.’ da ülkelerin, şehirlerin fethi değişti. Yaşadığımız bu asırda fetih, gönüllerin fethidir. İşte Mavi Marmara da tıpkı İstanbul’un fethi gibi asrımızı ve gelecek asırları etkileyecek olan bir fetih hareketidir. Onlar bir avuçtu, bir avuç insan karar vermişti Mavi Marmara’ya. Evet, onlar bir avuçtu ama onların ardında imanları ve milyonların duası vardı. Silahları dualarıydı, yükleri İnsani Yardımdı. Gemilerin kaptanı vicdanlarıydı. Rotaları kuşatma altındaki aç susuz bırakılan GAZZE’ydi. Hedefleri diktatörler altında uyuyan İslam Dünyasıydı. Yolları dalgalı sulardı. Fethin askerleri ise tıpkı Osmanlı’daki öncü akıncılar gibi tamamen Anadolu’nun doğusundan-batısından, kuzeyinden-güneyinden kervana katılan gönüllülerdi. Yolları gönüldü. Düşman, karşı surlarda Osmanlı’daki gibi mevzide beklemiyordu; çünkü bu fetih hareketinde düşman yoktu. Gönüllerin fethi vardı. Ben Yahudi’yim, ben Müslüman’ım, ben Hıristiyan’ım diyen adeta taşlaşmış, inandığı dinin gereğini yerine getirmekten aciz olan gönüllerin fethiydi. O taşlaşan bedenlerde, korku hat safhadaydı. Aylar öncesinden başlamıştı korkuları. Korkunun ecele faydası yoktu ve artık vakit tamamdı. Eli tetikte bekleyen kara yüzlü cellâtlar vur emriyle nuru infaz etmeye azmetmişti. Ölüm kustu namlular. Her fetihte şehitler vardır ve şehitler uyuyan gönüllere kanlarıyla su serptiler. Şehitler o fethin adeta belgesi, tapusu gaziler sancağıdır. Şehitler Kıyamet gününde Allah’ın nuruyla nurlanacaklardır. Onlar Sancağı, Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemden, Fatih Sultan Mehmet Han’dan, Kanuni Sultan Süleyman’dan, Yavuz Sultan Selim’den, Abdülhamid Han’dan aldılar ve Sancağı yere düşürmediler. Allah’ın nurunun bir göstergesi olan bedenlerini, ruhlarını yine sahibine teslim ettiler şereflice. Uyuyan hatta uyumakla kalmayıp önlerine set çeken yollarını kapayan 21. yy. Firavunlarını yerle bir ettiler.
Bugün önlerine set çeken liderler birer birer yıkılıyor. Hani nerede kaldı onların iradeleri? Hani onlar muktedirdi? Hani onlar her şeye hâkimdi? Her fethin bir ganimeti vardır. 21. yy. Fetih hareketi Mavi Marmara’nın ganimeti de dün önlerine set çeken bugün domino taşları gibi birer birer yıkılan diktatörleridir, paramparça olan yönetimleridir. Dün karadan izin vermeyen Mübarekler, bugün neredeler? Dün Akdeniz’de gemiyi yalnız bırakan, Gazzeli annelerin, yetimlerin, çaresizlerin ve Gazze’de yaşayan tüm canlıların gözyaşlarına, feryatlarına kulak vermeyen, görmezden gelen Akdeniz’e kıyısı olan Tunus, Libya ve Suriye acaba bu gün ne hallerdeler? Herkes Ortadoğu’daki devrimlere farklı anlamlar yüklüyor. Ama gerçek şu ki Mavi Marmara’dan ve Gazze’den akan kanlar denize karıştı ve denizin dalgaları Akdeniz’e kıyısı olan dünün diktatörlerini birer birer yutmaktadır.
Fethiniz mübarek olsun, gemiye bir avuç buğday tanesi koyan Anadolu’nun yiğit insanları. Fethin gülleri, sancaktarları, Furkan DOĞAN, Necdet YILDIRIM, Cevdet KILIÇLAR, Ali Haydar BENGİ, Cengiz AKYÜZ, Fahri YILDIZ, Cengiz SONGUR, Çetin TOPÇUOĞLU ve Mavi Marmara’nın mimarı Necmettin ERBAKAN, Bülent YILDIRIM FETHİNİZ MÜBAREK OLSUN.