Mayıs 2014 Cemil USTA A- A+
A- A+

Kalplerin Huzuru

Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur. “Onlar, îmân edenler ve kalbleri Allah’ın zikri ile mutmain olan kimselerdir.”  buyrulur. (Rad, 28)
Kalplerimizin Cenab-ı Hakk’a gaflet etme tehlikesinden ancak zikrullah ile korunabilir. Kalplerin cilası Allah’ı zikirle olur. Ayette devamla:
“Uyanık olunuz ki kalpler ancak Zikrullah ile mutmain olur.” buyrulmuştur. (Rad, 28)
Burada zikir (Allah’ı anmak) Kur’an’ı da içine alır. O zaman Kur’an’a ve İsm-i Azam’a olan Allah zikrine ancak mü’minler ünsiyet eder ve onu dinlemekten hoşlanırlar. Kâfirler ise dünya ile sevinirler. Allah’tan başka şeyler anıldığı zaman yüzleri güler. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Allah tek olarak anıldığı zaman ahirete inanmayanların içini sıkıntı basar. Allah’tan başkası anıldığı zaman ise hemen yüzleri güler.” (Zümer, 45)
İyi bilin ki kalpler, mü’minlerin gönülleri ancak Allah’ı anmakla huzur bulur ve gönüllerinde yakin hâsıl olur. Hâsılı avamın gönlü tesbih ve sena ile, havassın gönlü Esma-ul Hüsna’nın hakikatleri ile, ehassın/seçilmişlerin gönlü ise Allah Teala’yı müşahede etmekle huzur bulur.
Ebu Said (RA) şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bir gün ashabından halka olmuş bir gurubun üzerine çıkageldi. Yanlarına varıp:
“Sizi buraya oturtan ne?” diye sordu. Onlar da:
“Bizi İslam’a ilettiği için Cenab- ı Hakk’ı zikretmek ve O’na hamdetmek maksadıyla oturuyoruz.” cevabını verdiler. Hz. Peygamber aleyhisselam:
“Allah için sizi buraya oturtan sadece bu mudur?” diye tekrar sordu. Onlar da yine:
“Allah’a yemin olsun ki bizi burada oturtan sadece budur.” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber aleyhisselam şöyle buyurdu:
“Size inanmadığım için yemin ettirmedim. Fakat Cebrail gelip Allah Teâlâ’nın meleklere sizinle övündüğünü bana haber verdi.” (Ruh-ul Beyan Tefsiri)
Hâris rahimehullah der ki:
“Kulun başına gelebilecek en büyük bela kalbinin Allah’tan kopmasıdır. Kalp Allah’tan irtibatını kestiği anda orayı gaflet kaplar. Cenab-ı Hak ‘kalbini zikrimizden gafil kıldığımız kimseye itaat etme!’ buyurur.” (Kehf, 18)
Halid bin Sadan rahimehullah der ki:
“Hiçbir kul yoktur ki başında iki gözü bulunduğu gibi kalbinde de iki gözü bulunmasın. Baş gözleri ile dünya işlerini kalp gözleriyle de ahiret işini görür. Allah bir kulun hayrını murad ettiği zaman o kulun kalp gözlerini açar ve Allah’ın ona gaybde vaad ettiği şeyi görür. Eğer Allah onun için başka bir şey murad ederse onları olduğu gibi bırakır.” (Adab, 202)
Allah’ı zikirle Allah’a muhabbetimiz ziyadeleşir. İlahi kameraların altında bulunduğumuzun kalpte idrak ve şuur haline gelmesi neticesinde ancak Cenab-ı Hakk’ın dostluğuna nail olabiliriz. Ayet-i celilelerde:
“Allah’ı zikretmek elbette en büyük ibadettir.” (Ankebut, 45)
“O gerçek akıl sahibi mü’minler ayakta dururken otururken ve yanları üzerinde yatarken daima Allah’ı zikrederler.” (Al-i İmran, 191) buyrulur.
Mü’min gönüllerin gaflet katılığından kurtulup ilahi rızaya nail olabilecek hassasiyete ulaşmalarının yolu zikr-i daimiden geçmektedir. Bu da bir müddet ya da bir dönem değil, bir ömür boyu het nefes alıp verişte zikrullah şuurunu taşımakla mümkündür. Ancak bu sayede manevi uyanıklık hâsıl olur.

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr