A- A+

İnsan ve Toplumsal Hayatın Dinamikleri

İnsan toplum içerisinde yaşar. Yalnız ve ıssız bir yerde yaşayan insan, ancak romanlara konu olur. Birlikte yaşayan insanın hayatına ve toplum içerisindeki davranışlarına değerleri yön verir. Dini inanç ve ibadetler, ahlaki yapısı, kültürel anlayışı… Bu temel dinamiklerinin yön belirleyicisidirler. Elbette ki bu yön verici unsurlar hayli çoktur. Biz burada bireyin dini inançlarından ve uygulamalarından kaynaklanan yön vericilerden kısaca söz ederek; onun eğitiminin önemini belirlemeye gayret edeceğiz. Öncelikle konunun önemini belirleyebilmek için insan hayatına yön veren dinamiklerin, genel özelliklerini belirlemek gerekir.

İnsanın değer sistemi, bireylere amaçlar belirleyerek onlara yön verir. Bireye sağladığı amaçlar ve istikamet, ortak davranışlar sağlayarak; insanlarda kolektif bir hayatın temelini oluştururlar. İnsanların davranışlarını değerlendirmede bir öncü olma niteliğini taşırlar ve insanın ortaya koyacağı muhtemel davranışları, tahmin etme fırsatı verirler. Hülasa değerler sistemi, doğru-yanlış, iyi-kötü, haklı-haksız… gibi kavramların temel kaynağıdırlar.

İnsanın değerler sistemi oluşumunda, haklar konusu önemli bir yanı oluşturur. Allah’ın hakkından tutun da, kul hakkına komşu hakkına, ana-baba hakkına nefsin hakkına varıncaya kadar… bir çok sıralama yapmak çoğaltmak mümkündür. Bunların her biri bireyin toplum içerisindeki kimliğini, kişiliğini ortaya koyar. Bu nedenle değerler sistemi ile oluşturduğu toplum yapısı arasında sıkı bir ilişki vardır.

Bununla insanları buluşturma işlemine, öğretim ve eğitim diyoruz. Kur’an’da peygamberimizin sorumluluk ve görevleri arasında ümmetini öğretmesi ve eğitmesi istenir. Bu konuda sadece tebliğe memur olduğu hatırlatılarak sabırlı olması, olumsuzluklar karşısında üzülmemesi istenir. Biz buna eğitim ve öğretim diyoruz. Eskilerin talim ve terbiye, tezkiye ve terbiye dediklerinin karşılığıdır. Öğretim, talim, tezkiye insanın bilgilendirilmesini gerekli kılar. Bunun davranışa dönüşmesine de eğitim ve terbiye diyoruz.  İnsanın kişilik teşekkülünde ve karakterinin oluşumunda önemli bir etki bırakır.  Bugün, buna değerler eğitimi diyoruz. Öğretim birtakım bilgiyi insana aktarmayı ve onun için gerekli olan yöntemleri içerir. Değerler eğitimi ve öğretimi(talim, tezkiye) bilgiyi aktarmayı içerdiği kadar bu bilgilerin davranışlara dönüştürülmesini de gerektirir. Kitaplar içerisinde yer alan bilgi, kal olmaktan çok öte hal olmalıdır. Öğretme, talim ve tezkiye kelimelerinin karşılığı bilgi aktarımı insan davranışında değişiklik meydana getirmiyorsa, insanı sadece bilgi küpü yapar. Daha kaba ifadesiyle bilgi hamalı konumuna düşürür. Bunun eğitime, terbiyeye dönüştürülmesi zorunludur. Konumuz olan hakların sadece sıralanması yerine; davranışa dönüştürülmelidir. Ancak bugünkü eğitim sistemimizde, bilgi aktarımı ağırlıktadır. Eğitim kısmının terbiye yanı yani bireylerde öğrenilen yanın “hal” haline gelmesi zayıftır.

Bunu nasıl sağlayacağız? Problemin çözümünü peygamberimiz ve sahabe arasındaki ilişkide aramak gerekir. Sahabe, Rasulullahın sözlerini dinlediler, fiilleri gözlediler, onların başlarında gördüğü ve onayladığı davranışlarını izlediler. Hülasa onun sözünden, fiillerinden sukut ederek uygun gördüğü davranışlarından hâllendiler ve onun ruh dünyasından özümsemeler yaptılar. Bu onları serapa usve-i hasene (güzel örnek) Allah’ın Rasulü ile buluşturdu. Doğru-yanlış, iyi-kötü, haklı-haksız, güzel-çirkin değer sistemlerini sağladı. Bu yargı onları, haktan, doğruluktan, iyiden, güzelden yana olmayla buluşturdu. Öyleyse değerler eğitiminin en belirgin vasfı, öğrenci önüne bir örnek koymaktır. Eğitici ve öğrenci arasındaki ilişkiyi sağlayacak olan örnek üzerinde yoğunlaştırmaktır.

Bu nedenledir ki; öğretmen yetiştirme konusu eğitim sistemimizin temel sorunudur. Bilgi aktarmak kadar öğrencinin önüne müspet örnekler koymak en önemli problemdir. Örnekler, bugünkü eğitim sistemimiz içerisinde temel problemdir. Sadece bilgiye dayalı bir sınav sistemi ile eğitici adayı belirlemek eksik ve yanlıştır. Öğretmen adayının alt yapısı sabrı, fedakârlığı, dini ve milli duygulara yatkınlığı, kişiliği önemlidir. Öğretmen adayları bilgilerinin yanında alt yapılarında da bu özelliklere yatkın olmalıdır. Öğretim-eğitim, talim- terbiye, tezkiye-terbiye birlikte ele alınmalıdır. Öncelikle eğitilecek bireylerin hazırlanması önemlidir. Oldukça geniş olan bu konu, yetiştirilen eğitici ile birlikte sohbetlerle, örnekleme yöntemleriyle ülkenin tarihinden kültüründen yararlanma suretiyle ahlak adamları yetiştirilmesi gerekir. Herkesin anlayacağı ve yönlendirme içeren kitaplar ile eğitim ve öğretim faaliyeti canlı tutulmalıdır. Günlük hayatın her an ve alanına, edebin hâkim olmasını öngören grup içi görerek ve yaşayarak öğrenmenin canlı örneklerine yer vermek gerekir. Milli eğitim bünyesinde yeni yapılan değişikliklerle Kur’an-ı Kerim, Siyer dersleri umarız ki bunu karşılar.

Bir ülkenin geleceği ile sunacağı medeniyet iç içedir. Zira Allah “nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklere ilham edene yemin olsun ki nefsini(eğiten, talim ve terbiye ile bilgi ve yaşayış arasında ilgiyi sağlayan) arıtan kurtuluşa erer.” Buyurmaktadır (Şems7-10). Bireysel kurtuluş ve toplumsal huzur buradadır.

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr