Eylül 2016 Editör A- A+
A- A+

İlkadım'dan (Sayı: 338)

İslam Tek Millet Küfür Tek Millet

Kıymetli okuyucu;

338. sayımızın isabet ettiği Eylül ayında kapak dosyamızı Eylül’de meydana gelen bölgesel ve küresel gündemlere ayırdık. Dosyamızda; 11 Eylül Saldırıları, 12 Eylül Darbesi ve eğitim döneminin başlangıcının her yıl Eylül’de yapılıyor olması gibi konular var. Kurban Bayramı’yla ilgili merak edilenleri ve her yıl gündeme gelen soruları ise Fıkıh köşemizde cevaplandırdık.

11 Eylül’de ABD’de meydana gelen olaylar dünyaya “yeni bir düzen” verme çabasında olan şer güçlerin planladığı saldırılardı. Usame bin Laden’in emriyle dünya ticaret merkezinin ikiz kulelerine yapıldığı iddia edilen saldırıların arkasında dünyaya ve insanlığa “barış” getireceğini vaat eden, bu söylemi bayraklaştıran, her ne yapıyor ve bunun için kimlerle mücadele edilmesi ve nerelerin işgal edilmesi gerekiyorsa hepsini tek tek gerçekleştiren kadro(lar) vardı.

Hastalıklı bir anlayışla “haklı olmayı güçlü olmakta bulan” bu kadronun adı farklı bakış açılarına göre birçok isim aldı. Bu küresel çete için emperyalizm dediler, evanjelizm dediler, illuminati dediler, Batı dediler, üst akıl dediler, siyonizm … dediler.

Farklı isimlerle anılmasına rağmen tek tek incelendiğinde aynı amaca hizmet eden şubeler gibi çalıştığı net olan bu kadroları “İslam tek millet, küfür tek millet” nazarıyla aynı hizaya getirip değerlendirebiliriz. Kendilerini “barış elçisi” olarak takdim eden şer odaklarının ortak amacı insanlığı felaketten felakete sürükleyen fitne ve fesat projeleri üretmek, bunları sosyal ve siyasal hayata taşıyabilmek için planlar oluşturmak ve kendilerine bu konularda yardımcı olarak paravan ve maşa vazifesi görecek işbirlikçiler bulmaktır.

Öncesi ve sonrasıyla 12 Eylül 1980’de gerçekleştirilen darbe de “tek millet” diyerek hizaya getirdiğimiz küfür cephesi tarafından projelendirilmiş, planlanmış ve işbirlikçileri bulunmuş bir olaydır. Halk içerisinde var olan farklı düşünceler gruplaşmış, silahlanmış ve çatışmış, böylece arzulanan darbe zemininin oluşması için yaşananlara bir yere kadar plan gereği sessiz kalınmıştır. Bu kadar sessizlik yeter dendiğinde ise Amerikalıların “bizim çocuklar” dediği işbirlikçiler darbe ile yönetime el koyarak olayların bıçak gibi kesilmesi sağlanmıştır.

Böylece komünist bir Türkiye hedefleyenlerin hevesleri kursaklarında kalmış, Müslüman bir Türkiye’ye giden yollara engeller konulmuştur. Türk kamuoyu, ekonomisi ve siyaseti, bahsedegeldiğimiz şer kadrolar/tek millet tarafından kendi menfaatlerine hizmet edecek kulvara tekrar çekilmiş, ülkemizin Amerikancı/Amerika merkezli dünya düzenine yeniden tam entegresi sağlanmıştır.

Kapak dosyamız itibariyle Eylül’ün bizim için üçüncü gündemi eğitim döneminin başlıyor olması. Doç. Dr. Rüştü Yeşil “Yeni Bir Dönem, Yeni Bir Hedef, Eğitim Anlayışımızı Yeniden İnşa” başlıklı yazısında eğitim sisteminin kişileri nasıl bireyselleştirdiği ve dünyevileştirdiğini ifade ediyor. Yazı içerisine serpiştirdiği sorularla konunun ve mevcut durumun daha iyi anlaşılmasını sağlıyor. Çocuklarımızı ideallerimizden uzaklaştıran bir eğitim süreci karşısında ise çözüm için anne babalara, öğretmenlere, kanaat önderlerine, politika yapıcılara çağrıda bulunuyor;

“Şimdi tekrar özümüze dönüp kendimize soralım. Gerçekten de bizim arzu ettiğimiz insan modeli nedir ve bu modeli kendi çocuklarımızda; o dimağı bizim beklenti ve gayretlerimizle biçimlenecek olan geleceğimize katma/kazandırma yönünde ne kadar fedakârlık ve samimiyet içerisinde hareket ediyoruz?”

***
İlkadım ailesi olarak Kurban bayramınızı tebrik eder, yeni eğitim öğretim döneminde yavrularımızın tağutlara sadık birer köle değil; Rabbimiz olan Allah’a has kullar olarak yetişmelerinde birbirinden güzel vesileler edinmelerini dileriz. Bu vesileyle ailelerin ve öğretmenlerin üzerindeki “nesil yetiştirme” vazifesinin, sorumluluğunun, vebalinin ciddiyet ve ağırlığını bir kez daha hatırlatmaktan memnuniyet duyarız.

Yazımızı paylaşın..

Facebook Twitter Whatsapp’ta Paylaş Google Email Print LinkedIn Pinterest Tumblr